9 Mayıs 2014 Cuma

Aman Aman!

Aman aman! Artık çok olmuş yazmayalı demek bile anlam ifade etmez. Aylar oldu çünkü. Yine de yazmadım demiyorum; bilgisayara dökemedim diyorum. Defalarca aklımdan yazdım ama dediğim gibi aktaramadım :(
Gelelim sadede: Ocak'tan beri neler oldu?
Şubat Özeti:
Şubat tatilinin başlamasıyla izne ayrılmıştım. Onun için şubat ayı bana tatil ayıydı. Oğluşa hazırlıkla geçti diyebilirim. Bebek şekerleri, kapı süsü, hastane yatak süsü, beşik süsü vs... Oğluşun ananesi, dayısı, teyzesi, babası ve tabi ki annesi hummalı bir hazırlık yaptı. Keçeden salyangozlar yaptık bebek şekeri olarak. Kapı süsümüz ise keçeden koca bir bıyıktı. 

Hediyelerimizin son hali :)
El emeği göz nuru magnet salyangozlarımız
 

Ev ve hastane kapı süslerimiz


Ha geldi ha gelecek derken telaşla bitirdik hazırlıkları. Odasını tamamladık, çamaşırlarını yıkayıp ütüledik. Doğumdan sonra ziyarete gelecek misafirlerimiz için ikramlar yaptık, lohusa takımı hazırladık. Her şey hazır olunca başladık beklemeye. Beklerken Şubat 13 oldu; doğum günüm geldi. Tabi ki en güzel hediye yavrucaklarımdan geldi. Okulda bana çok güzel bir video hazırlamışlar. Gözlerimden yaş aka aka izledim :)) Bu sırada heyecanlı bekleyiş devam ediyor. Burakla konuşuyoruz; hafta sonu olmasın, yok benim doğum günümde olmasın, yok cuma trafik olur olmasın derken 25 Şubat geldi ve günümüz doldu. Ama oğluştan tık yok. Biraz daha beklemeye karar verdik, geldik Mart ayına.
Mart Özeti:
Paşamız keyfini bozmayınca 04 Mart'ta hastaneye yatış yaptık. Suni sancıyı denedik ama cık rahatı yerinde oğluşun. Artık duruma müdahale ettik ve spinal sezeryanla oğluş dünyaya merhaba dedi. Adını Ömer koyduk paşanın. İlk onbeş gün gayet güzel ve sakindi. Sürekli karnını doyurup uyuyan bir bebek var. Tam 14. gündü; aman Allahım o da ne! O uslu bebek gitti yerine hiç durmayan, gaz sancısından kıvrım kıvrım kıvranan, uyuyamayan ve uyutmayan başka bir bebek geldi. Allah'tan ilk zamalar annem vardı ve geceleri sürekli o ilgilendi oğluşla. Ben sadece karnını doyurdum. Annem gittikten sonra evin içinde gölgeler görmeye başlayınca lohusalık depresyonunu anladım işte. Neyse ki hemen geri geldi annecik. Boşuna değil anaların kutsal oluşu! Bebek ziyaretlerimiz de maşallah epeyce boldu. Akrabalarımız, arkadaşlarımız ve biricik yavrularım geldiler ziyarete. İnsanın çok hoşuna gidiyor ziyaret edilmek, aranmak. Özellikle bu dönemde moral ve motivasyon için gerekli ;) Gelen ve arayıp soran herkese çoooook teşekkür ederim :))
Bir de oğluşun ayağındaki ortopedik probleme teşhis konuldu, tedaviye başlandı ama onu daha sonra uzun uzun anlatacağım ki aynı durumu yaşayanlar olursa faydalansın.
İlk gezmemiz
Nisan Özeti:
Ömer oğluşla hayata iyice alıştık. Gezmelerimiz sıklaştı. Yanlız dışarı çıkıp parklara gitmeye başladık. Kısacası bu ay bizim için sosyallik ayıydı :)) Tabi oğluş büyümeye devam etti, kilo aldı, boyu uzadı, tepkileri ve gülücükleri çoğaldı.
Ve geldik Mayıs'a:
Gazımız bugünlerde daha az sanki. Rezene+kimyon+papatya çayına devam ediyoruz. Hareketleri arttı ve takip süresi uzadı. Artık onunla hayat çok çok daha güzel. Bunu iyice hissediyorum. Geçen gün Burak diyor ki "Sen olmadan önce biz ne yapıyormuşuz?" Gerçekten de iyi geldin oğluşum; seni verene şükürler olsun...

22 Ocak 2014 Çarşamba

Sabırsız Oğluş

Cuma günü doktorda rutin kontrolüm vardı. Biz merakla oğluşumuzu beklerken meğer o da bizi merak ediyormuş ki; bir an önce dünyaya gelmek istediğini öğrendik. Ama daha en az on beş gün beklemesi gerek. Hem akciğer gelişimi hem de biraz daha kilo alması için. Doğal olarak endişelendirdi bizi. Doktorum da istirahat verdi. Pazartesiden beri evde dinleniyorum. Yürümek yok, ayakta dolanmak, fazla sıcakta kalmak yok, yok da yok... Sadece havuza ve platese izin var. Her şey sağlıklı bir oğluş için. Tabi her gün dışarıda olan biri için bu hiç kolay bir durum değil. Ben de kendime yeni uğraşlar bulmaya niyetlendim. Oğluşumun bebek şekerlerini ben yapayım bari dedim. Bir iki gün şeker araştırdım, hangisi nasıl olur acaba diye. En sonunda sevimli bir figüre karar verdim. Babası da gidip malzemeleri pazartesi günü. Dün akşam ilk çalışmamı tamamladım ama bu kadar amatörce olacağını ben de beklemiyordum :s Neyse birkaç tane daha deneyip devam edip etmeyeceğime ona göre karar vereceğim. 
Şimdi ufak tefek eksikler haricinde pek bir şeyimiz kalmadı. Doktor çantamı hazırlamamı söyledi ama benim elim pek varmıyor. Sanki çanta hazır olunca benim sabırsız oğluşum hemen gelecekmiş gibi hissediyorum. 
Geçen hafta anne bebek fuarına gittik. Bebek arabalarına baktık. Açılışın ilk günü olduğu için fiyatlar epey uygundu. Satıcının "Bu bebek arabalarının Mercedes'i" diye tanıttığı beğendiğimiz, sağlam bir Mercedes aldık oğluşumuza. Acaba araba mı heveslendirdi onu :) İlk altı aylık kullanımı için ana kucağı var arabaya monte edilen. Sonraki dönemler içinse normal bir pozisyonda yatıp oturabileceği aparatı mevcut. Şu an için kullanılmadı ama dediğim gibi içimize çok sindi. Artık memnuniyetimize göre sizi bilgilendiririm. 
Bu cuma karne veriyoruz. İnşaallah ben vereceğim yavrularıma karnelerini. Hepsiyle tek tek vedalaşacağım. Seneye Allah Kerim. 
Şimdilik evde sıkılmaya devam. Esen kalın. 

Benim Canım Yavrularım; İlk Göz Ağrılarım

Ajandam ve çikolata kutum :)
Bu yazım canım öğrencilerim, biricik yavrularım için. Allah nasip ederse bu dönem sonunda doğum iznine ayrılacağım. İlk göz ağrılarım da dönemi kapatmadan erken veda hediyesi verdiler bugün bana. Zeynep’in hazırladığı bir ajandaya tek tek hepsi güzel dileklerini benimle ilgili düşüncelerini yazmışlar. Daha ilk sayfada gözlerim dolmaya başladı. Hepsi o kadar içten o kadar güzel şeyler yazmış ki. Bir kere daha iyi ki bu mesleği seçtim, iyi ki öğrencilerimi tanıdım, iyi ki onlar için endişelendim, onlarla sevindim ve üzüldüm dedim. Onlarla yaşadım hatta birçok şeyi ve yaşıyorum hala.
Albüm özelliği taşıyan ajandamdan bir sayfa
ve bu ajandanın mimarı Zeynep :)

 Böyle bir hediye benim için çok ama çok anlamlı. Hayatım boyunca saklayabileceğim, açıp okudukça hepsini tek tek hatırlayacağım bir anı defteri. Üstelik 10. sınıftan beri birlikte çekildiğimiz fotoğraflar da var sayfalarda. Ayrıca bir albüm niteliği de taşıyor yani. Sayfaların sonuna iletişim numaralarını da eklemiş yavrularım J Bu da ayrı bir düşünce J

Burnumu silmeden yazabilmek istiyorum ama şu an pek mümkün değil. Malum duygusallığım da tavan şu sıralar J Tam ajandayı okurken Burak geldi eve. Halimi görünce ödü patladı; ne oldu sana diye. Güldüm ben de. Dedim “Mutluluktan. Bak öğrencilerim bana neler yazmış.” Bunu duyunca rahat bir nefes aldı adamceğezim J

İrem'in çikolata kutusu :)
Feride'nin araba patikleri :)
İki hediyem daha vardı bu hafta. Bir tanesi güzel bir kutu dolusu çeşit çeşit çikolata J Nam nam hepsini zamanla tüketiyorum tabi ki J Bir de oğluşum için arabadan patikler ve çorap kutusu J İkisi de el emeği göz nuru. Patikler ve kutu için Feride’ye; çikolata kutum içinse İrem’e tekrar teşekkür ederim.
Yavrularım; sizler benim için çok ama çok değerlisiniz. Her öğrencimin yüzündeki sevinç benim mutluluğum, dert benim üzüntüm. Aklınızdaki, hayatınızdaki bilgiler, yaptırımlarsa benim gururum.
Hepinizi çok ama çok seviyorum. Mesleğimi tekrar sevmeme, onu hakkıyla yapmaya çalıştığıma bir kez daha inandırdınız beni. Teşekkür ederim…

Not: Bu yazı aslında 13 Aralık 2013 tarihlidir. Ancak kafa yoğun olunca yazıyı yayınlamayı unutmuşum. Gecikme için affınıza sığınırım.