25 Şubat 2013 Pazartesi

Ekmekler, Börekler, Muffinler Ve Gün

Çikolatalı Muffin
Kıymalı Börek
Yorulmuşum vallahi. Bugün günüm vardı. Nurgül, Şüheda, Edanur, Aynur, Kadriye Teyze ve misafir sanatçılar Fatma Teyze, Emine Teyze ve tabi ki Tima :) Dün Tima ile mutfağa girdik nam nam nam nam nam yemelik ikramlar hazırladık. hemen muhteşem menümüzü saymak istiyorum: Zeytinli rulolar, Akdeniz ekmeği, kıymalı börek, çikolatalı muffin, elmalı sürpriz tatlı, lahana salatası ve kuskus salatası. Eh daha ne olsun! Yanına da güzel bir çay :) Afiyetle yedik, karnımızı doyurduk. Ellerine sağlık Timacım. Sen olmasan nasıl yorulurdum kim bilir. Canım benim. 
Tabi bu arada çok sadece lak lak etmedik, Edanur bebek hediye şekerleri hazırladı Nurgülle, Aynur pazarlamacılık yaptı, biz kahve falı baktık. Sanırım bu sırada Tima mutfağı toplamakla meşguldü :))
Kardeşceğezimi yolcu ettim. Misafirlerimi uğurladım. Mutfağımı toparladım. 
Böyle anlatırken kolay da birazcık olaylı geçti akşamımız. Nurgüller geldiğinde tam bizim katta asansörde kaldılar. Biz onunla uğraşırken Burak aramasın mı! Ne yapacağımı şaşırdım. Bir yanda asansöre sıkışmış arkadaşım ve ailesi bir yanda günlerdir konuşamadığım beyim. Telefonu açtım "Şu an hiç müsait değilim Burak, Nurgüller geldi." dedim ve kapattım. Asansörde kaldılar diyemedim, aklı bende kalmasın diye. Neyse ki kurtarma çalışmaları uzun sürmedi. Hemencecik kurtardık sevgili ailemizi :))
Yarın öğlenciyim. Sabah mışıl mışıl uyuyacağım. Belli mi olur beyim arar belki...
Zeytinli Rulo
Resim yazısı ekle

Akdeniz Ekmeği
         

23 Şubat 2013 Cumartesi

Snow White And The Hunstman (Pamuk Prenses Ve Avcı)

Ne zamandır izlemeye fırsat bulamamıştım. Bu akşam Tima (kardeşceğezim Fatıma olur kendileri. Ben ona Tima demeyi daha çok seviyorum) ile izleyelim dedik. Ay demez olaydık. Allahım germiş de germiş kasmış da kasmış. Bu defa uyarlama izlediğime bin pişmanım. Bir kere kötü cadı Charlize Theron, pamuk prenses Kristen Stewart. Ve iddia ediliyor ki Pamuk Prenses cadıdan daha güzelmiş. Yok artık! Koskoca Charlize Theron'u bırak en güzel kızı kıytırık Kristen yap. Mümkün mü böyle bir şey. Göz var izan var! Ay çok sinirlendim. Neyse böylece sizi bu hatadan kurtarmak, uyarmak istiyorum. Ben ettim siz etmeyin :)) 
Tima demişken; dün akşam geldi kardeşceğezim. Bugün de tembel kahvaltıdan sonra Eminönü'ne gittik lokum almaya :)) Mısır Çarsı'nı gezdik. Ve fark ettik ki insanların ta yurt dışından gelip fotoğraf çektirdiği Yeni Cami önünde bizim fotoğrafımız yok. Hemen birinin eline tutuşturduk telefonu ve poz verdik. Valla iyi geldi Tima bana. Özlüyorum herkesi. Annemi, babamı, kardeşlerimi, sevgili beyimi :)) Bey demişken Burak ve bölüğünü dağa çıkardılar. Alarm vermişler, talim yapıyorlar. Olur da savaş çıkarsa ne yaparız diye. Çadırda yaşıyorlar 3 gündür. Banyo yok, yatak yok, telefon yok. Tulumlarla uyuyorlarmış. Ne kadar da kötü. Bakalım daha ne kadar devam edecek. Ben gidip kurtaracağım sevdiceğimi :)) Cuma günü yolcuyum malum. Kıbrıs'ı fethedip diyeceğim "Alın size nikah cüzdanı verin kocamı!" :)) 

16 Şubat 2013 Cumartesi

13 Şubat Ve Eti Ülker'e Karşı

13 Şubat doğum günümdü. Hiç olmadığı kadar yoğun ve toplantılarla geçti. Sanırım bu da Burak'ın yanımda olmadığını düşünüp de çok üzülmeyeyim diye Allah'ın bana yardımı :)) 
Doğum günü hediyelerimden bir tanesi Türk Kahve makinesi. Sezer annem almış. Bu sabah makinemi kurdum ve kendime kahve keyfi yaptım. Yanında da yeni lezzetim Eti Karam Gurme. Allahım şimdiye kadar bu çikolata neredeydi? Neden bu kadar geç kaldı? Çok başarılı bir çikolata kesinlikle tavsiye ederim. Benim için ilk defa bir çikolata Ülker antep fıstıklıyı geride bıraktı. Tebrikler Eti ve teşekkürler bu doyurucu lezzet için :))
Bugünümü kendime ayırdım. güzelce uyudum. Sevgili eşim uyandırdı telefonla :)) Kahvaltımı yaptım, kahvemi yudumladım, gazetemi okudum, filmimi izledim ve ufacık da ev işi. Yarın çok yoğunum. Sabah Beylerbeyi'nde Sezer annem ve Şevket babamla kahvaltı, öğleyin canım arkadaşım Burcuyla çay molası, akşam da diğer canım arkadaşım Nurgül'ün nişan bohçası seremonisi :)) Of yazarken bile yoruldum :)
Bu arada geçen hafta okulumuz taşındı. Ders programlarımız alt üst oldu. Zümre arkadaşım Fikriye doğum iznine ayrılınca onun programı açıkta kaldı vs. Fikriye ayrılınca onun programını ben aldım. Şimdi bir gün sabahçı, 4 gün öğlenciyim. Düşününce 10. sınıfları daha iyi tanımak ve seneye onlarla hazırlanmak iyi olacak. Ama sevgili sabah grubumu bırakmaya kıyamadım. Allah'tan program desi hala bende, böylece 11'lerden bir sınıfla da olsa kopmayacağım. Merak ediyorum acaba seneye onları mezun ederken ne yapacağım? Geçen yıl 12. sınıflar mezun olduğunda bir garip hissetmiştim ki ders paylaşımımız çok azdı. Bu yıl ki 12. sınıflarla biraz daha fazla. Gelecek senenin 12'leri ise elimde büyüdü :)) 
Bu kadar öğrenci dedikosu yeter. İnsan doğası gereği iletişim kurduğu kişilere bir şekilde bağlanıyor. Ve onları kaybetmek, onlardan ayrılmak zor geliyor. Kim bilir, belki de yıllar geçtikçe öğrencilerimin gelip gitmesine alışacağım ya da onları asla unutmayacağım. Bu konuyu 5-6 sene sonra tekrar görüşelim ;) 

10 Şubat 2013 Pazar

Dolu Dolu Sömestr

Allahım yazmayalı ne kadar uzun zaman olmuş. Nereden başlasam ki... Öncelikle Antalya: Antalya'ya botlarla giden ben, piştim. Sanki Nisan ayı gibi hava sürekli sıcak. Anneciğim 29 Ocak'ta ameliyat oldu. Kulağında tümör varmış. Riskli bir operasyondu yüz sinirlerine değip hasar verebilirdi (yani yüz felci). En büyük korkumuz da buydu zaten. Ama çok şükür emin ellerdeydi. Doktorumuz Şurzan Kandemir sağ olsun çok iyi iş çıkardı. Üç saat süren ameliyatın ardından annem sağ salim odasına çıktı. Dün ben gelmeden önce dikişlerini aldırdık. Gitgide daha iyi olacak inşaallah. Hastane ortamı o kadar kötü bir şey ki. Hele ki ameliyathanenin kapısında beklemek. Allahım o saatler hiç bitmeyecek sandım. Allah beterinden korusun. Kimseye dermansız dert vermesin. Ayrıca bu pazartesi fizik tedaviye başladı annem. İki ay önce menisküs ameliyatı olmuştu ama aksamadan yürüyemiyordu ve ayağını rahat hareket ettiremiyordu. Bir kere daha doğru egzersizin neler yapabileceğini annemle birlikte gördük. Gerçekten de 5 günde bile ayağı bayağı bir açıldı. Anneme takılıyorum 50 yaşına gelmeden vücudunu yeniliyorsun diye. Kısacası Antalya biraz stresli, yorucu ve mutlu geçti. Geri gelmek de bir hayli zor oldu tabi. Özellikle Furkan çok etkileniyor bizim ayrılışlarımızdan. "Sözde iki ablam bir de abim var. Hani nerede, neredeler? Hepsi teker teker gidiyor. Hani kardeştik? Ne anladım bu işten!" diye feryat ediyor artık. Herkesin bir hayatı olduğunu anlayacak kadar büyümedi daha. 
Dün akşam ise İstanbul'a döndüm. Dönüp arkama bir baktım ki koskoca iki hafta geçmiş. Burak gittiğinden beri en hızlı geçen günler bu iki hafta oldu. Bugün Nurgül'ün nişanı vardı. Akşam oradaydım. Onu öyle görünce o kadar duygulandım ki. Nurgül benim 2004-2005'ten beri arkadaşım. Dile kolay. Ayrıca aynı dönemden arkadaşlarımla da görüştüm uzun süre sonra. Nişan vesile oldu. Sevgi, Özde ve Hülya da vardı. İnsan şöyle dönüp bakınca nasıl derdi ki liseden sonra 8 yıl geçecek de kimimiz evli, kimimiz nişanlı, kimimiz bekar birimizin nişanında tekrar bir araya geleceğiz. Kendimi yaşlılar gibi hissettim. Ah ben gençken diye :)) 
Nişan çok güzel oldu. Arkedeşceğezim ablası Edanur ile yaptığı cupkeklerden nikah şekeri niyetine dağıttı. Çok sevimliydi hepsi. Eve geldim. Hüzün çöktü üzerime. Gece boyunca dalga geçtim lafta Burak yok yastayım ben oynamam diye. Meğer laf değil de ta içimde hissediyormuşum eksikliğini. Her zaman dua ediyorum ona da bana da sabır ver Allahım diye. Elbet geçecek bu zaman. Sömestr tatili gibi, aylardır beklediğimiz Nurgül'ün nişanı gibi.