23 Ağustos 2013 Cuma

Yazın İkinci Ve Son Tatili

Dolu dolu bir ramazan bayramının ardından ikinci tatilimi yapmaya gittim. Bu defa Burakla tabi ki :) Ben-Burak, Ayşe-Abdullah, Mine-Safa ve Esin-Oktay çiftiyle birlikte Alanya'ya gittik. Tesettürlü bayanlar olunca rahatça havuza girmek ve güneşlenmek her yerde olmuyor malesef. Bunun için muhafazakar bir oteli tercih ettik. Dört arkadaş da birlikte olunca çok güzel vakit geçirdik. Bol bol yüzdük, güneşlendik ve beş çayında çıkacak leziz kekleri bekledik :)) Bu kek olayı Esinle bana daha çok uydu :) Bir de yavrucaklar vardı tabi Mine'nin altı aylık Yusuf'u, Ayşe'nin 16 aylık Zeynep'i ve Esin'in artıkın iki yaşında olan Melis'i. Bu yavrucakların hepsi birbirinden nazlı. Yusufçuk uyumak bilmez anasının sabrını sınar. Zeynep uyumayı unutmuş; uyusa da uyanmak bilmez; ya da havuzun içinde uyumaya çalışır :) Melis ise "babacı babacı" diye deliler gibi ağlar bayan havuzuna girmek istemez ( bu arada babacı aslında babacım demek) :) Melis babasıyla olunca aslında Esin'in işine yaradı rahat rahat yüzdü. Mine'yle Ayşe de çocukları babaya satınca yüzmeyi unutup sohbete daldık havuzda. 
Otel genel anlamda çok büyük değil ama temiz ve düzenli. Bizim gibi haziranın sonunda tatil yeri ararsanız hele bir de muhafazakar otel isterseniz oda bulmanız imkansız hale geliyor. Bunun için otele çok beklentili gitmedim ama memnun kaldım. Yemekleri daha iyi olabilirdi ama bu konuda, şu sıra damak tadım olmadığı için, fazla konuşmak istemiyorum. Denize sadece yürüyüşe gittim, çok dalgalıydı onun için girmedim. Hem rahat rahat güneşlenmek varken haşemayla denize girmek zor gelir oldu :) 
Akşamları bahçede bir masa kapıp bol bol sohbet ettik. Burak müzik eşliğinde zıplaya zıplaya sevgili kankası Yusuf'u uyuttu :) 
Otelde düzenlenen masa tenisi turnuvasına katıldı beyler. Tabi ki benim sportif kocam turnuva birincisi oldu :)) İkinci gün tekrar maç teklif ettiler kabul etmedi. Bir kere kazanmak ona yetermiş; bak bak sennnnn :) Son gece ben turnuva şampiyonuna meydan okudum. Ve tabi ki ben kazandım :) 
Dört günlük güneş tatilinin ardından arkadaşlarımızı otelde bırakıp yayla tatiline annemlerin yanına geçtik. Annemler kışı Antalya'da yazı da buz gibi esen Burdur/Bucak/Çamlık'ta geçiriyorlar. Evin ufacık bahçesinde çeşit çeşit meyve ağaçları var. Alanya'dan sonra en az 10 derece sıcaklık düştü Çamlık'ta. Oradaki günlerimiz de epey yoğun geçti. Her sene yaptığımız "Çelikdemir Ailesi Sülale Pikniği" ne de denk geldik. Tüm akrabaları, kuzenleri görme fırsatı oldu. Halidsiz pek tadı olmadı ama seneye birlikte katılırız inşallah. 
Yayla tatilini de noktalayıp İstanbul'a döndük. Aileden ayrılmak biraz zor oluyor ama ne yapalım... Belli mi olur; Halid'in yemin töreninden sonra belki onlar gelir bana. 
Şimdi de tatilimden birkaç fotoğraf koyayım; esen kalın :)) 
Babacı Melis :)

Burak, kankisi yusuf ve Safa


Şampiyon beyim :))
 

Esin, Mine, ben ve Ayşe

Annemle babamın nefis pidesi :)


Eğlenceli  kızlar havuzumuz :)


Fruko ve M.Sinan

3 Ağustos 2013 Cumartesi

Ramazan Ve Televizyon Programları

Ramazan ve tabi rahatsızlığımın münasebetiyle ister istemez televizyonla daha sık muhatap oldum. Daha doğrusu olmaya çalıştım ama cık, olmadı, başaramadım. Günün farklı saatlerinde her kanal geçmiş sezonlara ait dizilerini arka arkaya yayınlıyor. Tabi buna artık tüm Türk halkının iğrendiği fakat kanalların bir türlü dikkate almadığı "Doktorlar"dizisi de dahil. Allahım hiç mi paraları yok acaba, onun için mi ısrarla beş senedir her yaz o dizi dönüyor etrafta. Artık ismi lazım değil diye hitap edeceğim diziye. Evet evet "ismi lazım değil!" Hatta kendisi de lazım değil! 
Neyse diğer kanalların da pek bir farkı yok dediğim gibi hepsi tekrar peşinde. Bir de tabi ramazanın olmazsa olmazı yemek programları var. Hayır insanlar zaten aç, susuz. Ne diye o leziz, şahane yemekleri gösterip duruyorsunuz. Gündüz kuşağı böyle iken akşam da tüm kanallarda farklı farklı yarışmalar var. İnsanlar oradan oraya koşuyor hediyeleri yakalamaya, yarışmayı kazanmaya çalışıyor. Bu her kanal için geçerli. 
Ve tabi iftar-sahur programları var. Nihat Hoca'nın artık hiç uyumadığını düşünmeye başladım. Ya da televizyon setinin arkasına bir yatak atmış ve orada yatıp kalkıyor olabilir. Hem iftar programı yapıyor saatlerce hem de sahur. Allah ağzına kuvvet versin. Gerçekten onu dinleyen o kadar kişi var ki. Ne diyelim; Allah razı olsun diyelim. Hem üslubu güzel hem de adam akıllı konuşuyor. Tavuk kurban edin diyen hocalardan sonra eli öpülesi. Ama benim favorim TRT1'deki Bekir Develi ile Ramazan Sevinci. Hem konukları seçkin hem de sunum hoşuma gidiyor. 
Velhasıl şu sıra televizyonda izlenecek pek bir şey yok. En azından benim dişime göre bir şey yok. Düşününce sezonda da televizyonu açmayan bir insanım. O zaman bu kadar şikayet niye! Halkım için! Kaliteli yayınlar izlemek hepimizin hakkı :))