9 Haziran 2013 Pazar

Neler Oluyor Ülkemde?

Gezi Parkı olayları başlayalı 13-14 gün oldu. Sessiz sakin başlayan kimsenin umurunda olmayan eylem büyüdü de büyüdü. "Fidanları sökmeyin" diye başlayan eylem döndü geldi araba yakmalara, binaları ateşe vermeye, insanları gazla zehirlemeye, hükumet istifa demeye. Sevgili başbakanımız da açtı ağzını yumdu gözünü. Üniversitede eğitim psikolojisi dersinde görmüştük. Eğer çocuk bir şeyi ağlayarak veya çevreye vererek istiyorsa ve biz bu isteği yerine getirirsek bunun öğrenir ve bir daha ki arzusunda mutlaka kullanır. Onun için zırlayarak istediğinde kesinlikle arzusu yerine getirilmez. Gelelim şimdi siyasilere. O bu diye ayırmadan herkese çapulcu de, alkolik de, avm yapacağız siz istediğiniz kadar bağırın de. Sonra ben gelene kadar bu oda toplanacak der gibi "Ben ülkeye dönene kadar olaylar bitecek!" de. Ama dön gel ki çocuk inatçılığını sürdürsün bu defa da "Avm yapacak yer yok zaten" diye dönüş yap. Peki eğitim psikolojisinde bunun yeri ne hemen söyleyeyim: Ailelerin uyguladığı en sert veya en hoşgörülü tutum bile dengesiz tutumdan evla. 
Eylem yapılmalı, insan kendini ve şikayetlerini mutlaka ifade etmeli. Bu kişiyi önemli kılar. Öğrencilerimden parmak kaldıranlara söz hakkı vermediğim zaman olumsuz dönüt alıyorum. Neden? "Hocam beni görmüyorsunuz." diyorlar. Cevap olarak "Sizi görüyorum ama doğru cevabı aldım zaten" veya "Bu kadar yorum yeter." demem onları ilgilendirmiyor, hoşnut etmiyor. Ama sınıftaki herkes bir şekilde aynı yorumu yapsa da tek tek hepsini dinlemem öğrencilerimi memnun ediyor. Çünkü değer verildiğini, onları dinlediğimi biliyorlar. Ve tekrar hükumet. Dinle, sesini duyurmak isteyenleri. 
Gelelim yakıp yıkanlara ve gerçekten rahatsız olduğum bir durumda yolumuzu kapatıp evimize gitmemize izin vermeyen düşüncesiz eylemcilere. Eyvallah yapın eyleminizi ama benim yolumdan ne istiyorsunuz? Beni sancılar içinde kıvrandırmak size ne kazandırıyor? Gecenin bir yarısı uykusundan ettiğiniz kardeşimin sınavına geç kalması size ne kazandırıyor? Ya da sınava giren öğrencilerin okulunun yanında uyarılmanıza rağmen küfrederek, uyardığımız için işini yapan biz öğretmenlere "İşte bunlar da geleceği yetiştiren öğretmenler, tüüüüü!" demeniz size ne kazandırıyor? Bu konuda iletişimde yerini alır. Kişi kendisini karşısındakine anlatabildiği kadardır! 
Ne tencere tava çalarım, ne başbakana yalakalık yaparım! Ama kendimi en iyi şekilde ifade etmesini bilirim. Öğretmenim; öğrencimi düşünürüm. Vatandaşım; milletimi, toprağımı düşünürüm. Ülkemi bölecek varsa, laf edecek varsa Gezi Parkı eylemcilerinin arkasına saklanmasın da çıksın korkmadan ben buyum diye yürüsün! 
Arkadaş ortalık 80'lerdeki sağcı solcu olaylarına döndü. Babam anlatıyordu "Sakalına, bıyığına göre davranırdı insanlar; her sokağa elini kolunu sallaya sallaya giremezdin." diye. İş bu karmaşada oraya varacak diye korkuyorum. İnsanları içen-içmeyen, açık-kapalı diye ayırırsan al sana ülkenin hali! Hoşgörü gösteririm, hoşgörü isterim! O, bu diye ayırım yapmam; ayırım yapılsın istemem! 
Oh be! Rahatladım. Burak'a kızıyorum kaç gündür; yeter artık gerçekten sıkıldım kapat şu programları diye. Yapılan yorumları dinlemek istemiyorum diye o da bana laf ediyordu. Öyle ki dün bulduğu ufacık bir erkek grubunda bile seccadeler serili namaz öncesi 15 dakika ayakta bu muhabbeti ettiler. İşte kocacım sana yorumum :)

2 Haziran 2013 Pazar

Burak Gelirse

Tam bir ay olmuş yazmayalı. Daha önce yoğunluktan yazamıyorum demiştim meğerse yanlış amanda söylemişim. Asıl koşuşturma daha yeni geliyormuş :)) 
Koskoca bir ayda hayatım da benimle birlikte koşarak ilerledi. En önemlisi sevgili eşim Burak tezkeresini aldı :)) Annem ve kardeşlerim onu karşılamaya geldi. Benden iyisi yoktu. Annemler gittikten sonra biz de ufak bir tatile çıktık. Maşukiye'ye gittik. Gerçekten çok hoşumuza gitti. İstanbul'a da çok yakın. İki saatte ulaşıyorsunuz. Her yer yeşillik ve su. Hava da mis gibi. Cansu Otel'de kaldık. Herkese tavsiye ederim. HEm bungalovlar var hem de standart otel odaları. Hafta sonu şehir telaşından kaçmak ve dinlenmek için ideal. Cansu'ya giderseniz mutlaka kiremitte sucuğundan yiyin. Kendileri yapıyormuş sucuğu, lezizdi. Maşukiye'de alabalık tesisleri meşhur, alabalık pek sevmememize rağmen gelmişken yiyelim dedik. Ama Burakla tekrar karar verdik alabalık bize göre değil. Bir lezzeti, yağı yok balığın. Canım levrek, çipura dururken alabalığa hacet yok. Onun dışında Maşukiye hoş, gezilesi. Maşukiye'den bana en büyük hatıra sayısız tavla mağlubiyetim oldu :( Ama suç Burak'ta insan mahsus çaktırmadan hanımına yenilir. Der ki "Vallahi bravo, bak yine yendin." 
Sonrası İstanbul'a dönüş ve sınav koşusuna tam gaz devam. Son sınavımı da cuma günü bitirdim çok şükür. Yavrularım iki hafta sonra karne alacaklar. Onlar heyecanlı ben nedense onlardan daha heyecanlıyım :)) Önümüzdeki iki hafta boyunca da 12. sınıfların işletme dosyalarını inceleme ve beceri sınavlarıyla meşgul olacağız. Mezun olabilmeleri için beceri sınavını geçmeleri gerekiyor. Hepsi de geçecek, ben eminim. 
Burak dönünce hayatım bir garip oldu. Sanki yeniden tanışıyoruz ya da yeni evlenmişiz gibi hissettim. O kadar süre ayrı kalınca bir araya gelişimiz bir garip oldu tabi. Yeni aşıklar gibi sürekli gezmek, birlikte vakit geçirmek istiyoruz. Her fırsatta bir şeyler yapmaya uğraşıyoruz sanki geçen zamanı telafi etmek ister gibi. Geçen hafta ilk sinemamıza gittik :D Ironman'i izledik. Daha önce aldığım zevki alamadım serinin üçüncü filminden. Daha fazla aksiyon vardı ama nedense memnun etmedi beni. Tabi Burakla izlenen ilk film olduğu için hoştu, o ayrı :) 
Arada arkadaşlarımızın bazılarıyla görüştük. Akrabalardan gelenler oldu derken günler akıp gitti.  
Ama Burak Bey düzenimi bozdu. Kendimce oturttuğum düzenimi bir kez daha kuruyorum. Uyku düzenim bozuldu, yemek düzenim bozuldu, temizlik düzenim bozuldu. Adaptasyon aşamasındayım ve hemencecik yeni bir düzen kurmak istiyorum. Tek başıma plan yapmaya alışmıştım mesela. Şimdi bir şeyi yapmadan veya planlamadan önce onu düşünüyorum acaba müsait mi diye. Ya da benden habersiz program yapınca bozuluyorum. Neden; çünkü benim başka bir planım var o sıra! Arkadaş, düşününce hakikaten yeni evlenmişiz gibi. Böyle hissetmekte haklıymışım :D